<$BlogRSDURL$>
TurcoPundit
10 May 2005
 
ABD ile İlişkiler Üzerine

Washington’un Türkiye’de hükümet ile ordu arasındaki farklılıkları ve güvensizlikleri kullanma konusunda oldukça başarılı olduğu görülmektedir. Bu iki aktör aralarındaki mücadelede Washington’u yanlarına çekmeye çalışmaktadır. ABD bu durumu Türkiye’den talep ettiği bazı kazanımları elde etmede kullanmaktadır. Bunu İncirlik örneğinde çok yakından müşahade etmek mümkün olmuştur. Washington, askerin İncirlik konusunda kendi yanında olduğu şeklinde bir izlenim yaratarak hükümetin bu konuda direnmesine ve İncirlik’i ittifak içi ilişkide bir pazarlık unsuru olarak kullanmasına imkan vermemiştir. İlişkinin en önemli kalemi haline gelen Irak’ta somut bir şey elde etmeden verilen ödünler ABD karşısında giderek daha az enstrüman ile kalmamıza neden olmaktadır. Hükümet ilk başta, belki de sonuçları üzerinde pek düşünmeden, Washington üzerinden meşruiyet kazanma ihtiyacı içindeymiş gibi davranmıştır. Hükümetin bu konuda çok hatalı olduğuna şüphe yoksa da, aldığı oya rağmen ülke içinde onu kendini rahat hissettirmeyenlerin de bunda katkısı olduğu iddia edilebilir. Ankara dış politikasını tasarlar ve uygularken bütün kurumları ile bir olmalıdır. Sayısı ve etkisi zaten sınırsız olmayan ABD ile pazarlık kozları, kurumlara arasındaki güvensizlikler nedeniyle yok yere heba edilmemelidir. Medya ise bu iki yerli aktörün birbiriyle ABD konusunda rekabet etmesinden anlaşılması güç bir zevk duyar gibidir. Türkiye’nin bazı önemli kalemleri Ankara’nın Washington’un isteği ve izni dışında attığı her adımı daha başlangıçta boğmaya çalışmaktan kaçınmalıdır.

“Türk dış politikasının sınırları Washington’un istekleri, onay verdikleri ve destekledikleri ile sınırlanmamalıdır”. Türkiye Orta Doğu’da kendi yanlışlarını yapabilmelidir. Yapılması gereken, bağımsız olma yönünde atılan her adımı küçümsemek ve lanetlemek yerine bu adımları verimli ve sonuç alıcı hale getirmenin yollarını tartışmak olmalıdır. Bağımsızlık isteği karikatürize edilmemelidir. Günümüzün dünyasında bağımsız olmanın güçleştiği doğrudur ama bunun gereğinin azaldığı doğru değildir. Hükümet, bölge ile ilgili olarak, üzerinde yeterince düşünülmemiş ve otomatiğe bağlanmış izlenimi bırakan “dostlar alışverişte görsün” türünden gezi ve zirvelerin ötesine geçmenin yollarını aramalıdır. Ankara güney komşuları ile içeriği daha ayrıntılı düşünülmüş ve planlanmış girişimlerde bulunmalıdır. Ankara son dönemde bölge ülkeleri ile uzun bir aradan sonra tekrar aşina hale gelmiştir ve bu önemli bir kazanımdır. Ancak artık bunun ötesinde somut ikili ve bölgesel projeler, söylemler ve hedefler üretmek gerekmektedir. Ortak amaçlar için görev bölümü yapmak, “bedavacıları” uyarmak gerekir. Bölge ülkeleri Irak konusunda ne yapabileceklerini artık göstermelidir. Bu ülkenin toprak bütünlüğünün sağlanması için ortak kasaya ne konacağı biraz daha netleşmelidir. Eğer bu yapılmayacaksa, tamamen Amerikan yanlısı dış politikayı savunanların eleştirileri haklı çıkabilir ve Türkiye “bir hiç için” ABD’yi karşısına almış duruma düşebilir. Ankara, komşularına, kendileri ile konuşmanın ve “görülmenin” Türkiye için bedelleri olduğunu hatırlatmalıdır. Hükümet muhataplarına belli bir dönem sonunda tutulacak muhasebede gelir kaleminde tokalaşmalar ve grup resimleri dışında birşeyler olması gerektiğini hissetirmelidir. ABD, 50 yıl boyunca Orta Doğu’da pasif kalmış ve büyük ölçüde Washington’a tabi olmuş Ankara’nın kendi insiyatifi ile yeni işlere girişmesinden elbette rahatsız olacaktır. Washington’un bu tür adımları önce küçümsemesi, sonra da cezalandırarak caydırmaya çalışması şaşırtıcı değildir. Bağımsızlık yönünde atılan ilk adımlar en iyi şartlarda bile meyvelerini hemen vermezler. Bu nedenle bu girişimlerin kısa vadede “açık vermesi” belki de kaçınılmazdır. Bağımsızlık bir derece, zaman ve mücadele olayıdır. Ama bağımsızlığın soyut bir “diklenme” dışında anlamı olması gerekir.

Türkiye, vazgeçemeyeceği ama aynı zamanda sıkı ve akıllıca pazarlık etmek zorunda olduğu Washington ile nasıl oynayacağını bilemez durumdadır. Başbakan’ın somut ne gibi getirileri olacağı belli olmayan Washington gezisini gerçekleştirmek için adeta herşeyi yapmaya hazır görüntüsü durumu daha da zorlaştırmaktadır. Başbakan’ın İsrail’e gitmesi değilse bile bunu bir tehdit sonucu yapmış olması yanlış bir intiba yaratabilir. Bilindiği gibi bizzat İsrail devletinin en temel politikalarından biri “kesinlikle ateş ve tehdit altında müzakere etmemektedir”. Türkiye’nin Washington’a “kolu bükülerek” yola getirilen bir ülke görüntüsü vermemesi ziyadesiyle önemlidir. ABD ile sürekli diyalog içinde olmak elbette önemli ve faydalıdır. Ancak bu görüşmeler için “ücret” ödenecekse Oval Ofis’e yapılan gezilerin hiç gerçekleşmemesi daha doğru olabilir. Washington sırf konuşmak için ortaya bazı önkoşullar koyarak daha konuşmaya başlamadan istediğinin çoğunu almaktadır. Ayrıca Başbakan, Bush ile daha önce yaptığı üç görüşmeyi yeterince iyi değerlendirememiştir. Bu görüşmelerde önemli bazı konuların unutulmuş veya yeterince vurgulanmamış olması Amerikan tarafına Türkiye’nin öncelikleri konusunda yanlış sinyaller vermiş olabilir. Kısa tutulması ve tarihinin uzun süre belli olmaması muhtemel bu görüşmeden de farklı bir sonuç çıkacağını düşünmek için pek bir neden yoktur. Hatta bu şartlarda yapılacak bir görüşmenin yarardan çok zarar getirmesi dahi mümkündür. ABD’nin bu görüşmelerde verdiği sözleri yerine getirmemesinin Washington’a bir bedeli olmamıştır. Washington Ankara’yı, tutulması gerekmeyen sözler verilen ve pek bir şey vermeden çok şey istenebilen bir başkent olarak görmeye tekrar başlamamalıdır. Türkiye’nin önde gelen kurumları aralarındaki mücadelenin Türk dış politikasını zayıflatacak boyutlara gelmemesi konusunda en üst dikkati göstermek zorundadırlar. Türkiye ile Batı arasındaki ilişkilerin sağlığının göstergesi “aramızın iyi olması” değil, ilişkinin Türkiye’nin somut çıkarlarını koruması ve geliştirmesi olmalıdır. The Economist dergisinin kullanmaktan hoşlandığı bir tabirle belirtmek gerekirse, ABD ile ilişkiler iyileşmeden önce bir parça daha kötüye gidecek gibidir.
 
Comments:
Türkiye-ABD ilişkileri konusunda uzun zamandır okuduğum en anlamlı yazı. Teşekkürler. Kendi hesabıma, hükümetin dış politikada komşu ülkelerle yakınlaşma politikalarını sonuna kadar destekliyorum. "ABD ile nasıl ilişki kurmalı?" sorusu, sadece Ak Parti'nin veya Amerika'nın terörle savaşına karşı çıkan çevrelerin değil, "bila kayd ü şart" Amerikan taraftarı olanların da cevaplamak zorunda oldukları bir soru. Acaba bu yönde, başka ülkelerin ABD ile ilişkilerini nasıl yürüttüklerini incelemek faydalı olmaz mı? Özellikle İsrail örneğinden (her ne kadar İsrail'in nevi şahsına münhasır ve Türkiye'den çok farklı olduğu söylenebilirse de) önemli dersler çıkarılabileceğini düşünüyorum.
 
Post a Comment
U.S. foreign policy, Middle East, Turkey and Beyond

ABD dış politikası, Orta Doğu, Türkiye ve Ötesi

Şanlı Bahadır Koç,


If you want to receive it early in the morning subscribe to FPR
TurcoPundit Home
Pre-March 2004Archive

ARCHIVES
March 2004 / April 2004 / May 2004 / June 2004 / July 2004 / August 2004 / September 2004 / October 2004 / November 2004 / December 2004 / February 2005 / May 2005 / June 2005 / October 2005 / November 2005 / December 2005 / January 2006 / February 2006 / March 2006 / April 2006 / May 2006 / June 2006 / July 2006 / August 2006 / September 2006 / October 2006 / November 2006 / December 2006 / January 2007 / March 2007 / April 2007 / May 2007 / June 2007 / July 2007 / August 2007 / September 2007 / October 2007 / November 2007 / December 2007 / January 2008 / February 2008 / March 2008 / April 2008 / May 2008 / June 2008 / July 2008 / August 2008 / September 2008 / October 2008 / November 2008 / December 2008 / January 2009 / February 2009 / March 2009 / April 2009 / May 2009 /

What they have said about Foreign Press Review
"FPR'ın iki "kötü" özelliği var: 1. Alışkanlık yaratıyor, onsuz yapamaz hale geliyorsunuz; 2. Değeri alındığı değil, arada bir de olsa, alınamadığı vakit anlaşılıyor. Bir de sürekli bir kaygıya yol açıyor; 'Ya bir gün kesilir ve onu hiç alamazsam' duygusuyla sürekli yaşamak kolay değil."

Cengiz Çandar


"... fantastic .... an outstanding and unique service, not just for those who follow Turkey closely, but those who follow international trends and ideas. ... selection of material is some of the best anywhere ... coverage of the Turkish press and Turkish issues is truly unsurpassed .... outstanding and intelligent service"

Graham Fuller


"... extremely useful"

Andrew Mango


"FPR olmadan ne yapardım ya da bugüne kadar ne yapmışım bilemiyorum"

Soli Özel


"Güne başlamak için FPR’den daha iyi bir yol düşünemiyorum"

Hasan Ünal


Makaleler


Ankara ve Güneydeki Riskler 29 Aralık 2011
İslamcı Dalga Üzerine 5 Aralık 2011
Ankara’ya Suriye ile İlgili Bazı Tahlil, Tahmin, Uyarı ve Öneriler 2 Kasım 2011
İran ile İlgili Son Amerikan İddiaları ve Türkiye 16 Ekim 2011
Ankara Suriye’de “Rejim Değişikliği” Politikasına Geçerken 28 Eylül 2011
Türk Dış Politika Gündemine Dair 7 Kısa Not 6 Eylül 2011
“Zafer İlan Et ve Kaç:” ABD ve Afganistan’dan “Sorumluca” Çekilmenin Mantığı 23 Haziran 2011
Orta Doğu'da Durum Raporu 25 Mayıs 2011
Bin Ladin’in Öldürülmesi Üzerine Notlar 25 Mayıs 2011
Bin Ladin’in Öldürülmesi Üzerine 15 Kısa Not 3 Mayıs 2011
ABD ve Karadeniz Nisan 2011

Türkiye Beşar’a Ne Demeli? Suriye'de “52 Cuma” Reformsuz Geçmez 20 Nisan 2011
Amerika-Sonrası Dünyanın Provası Olarak Libya Krizi ve Türkiye 22 Mart 2011
“Demokratikleştiremediklerimizden misiniz?”: Orta Doğu’daki Değişim Dalgasının Neden, Şekil ve Olası Sonuçları 10 Şubat 2011
Analiz Üzerine Notlar 14 Ocak 2011
Wikileaks Üzerine Notlar ve Yorumlar 23 Aralık 2010
Enerji ve Güvenliği Üzerine Notlar 29 Kasım 2010
Amerikan Travması ve Kongre Seçimleri 23 Kasım 2010
Füze Savunması Üzerine 20 Soru ve 5 Seçenek 20 Ekim 2010
Obama Ekibinde Yaprak Dökümü - Beyaz Saray’dan Kaçış mı? 12 Ekim 2010
"Kürt Devleti" Üzerine Notlar ve Çeşitlemeler 23 Eylül 2010
Mullen’ın Ankara Ziyareti 7 Eylül 2010
ABD’nin Afganistan’daki Seçenekleri 24 Ağustos 2010
Financial Times Haberinin Türk-Amerikan İlişkileri Üzerine Düşündürttükleri 18 Ağustos 2010
İsrail-ABD-İran-Türkiye Dörtgeni 26 Temmuz 2010
Bay Netanyahu Washington’a Gitti: Böyle mi Olacaktı, Obama? 16 Temmuz 2010
Stratejik Dehlizlerde Derinlik Sarhoşluğu: Bir AKP Dış Politikası Eleştirisi Temmuz 2010
Rus Casusluk Olayı: "John Le Carre mi, Austin Powers mı?" 5 Temmuz 2010
“Mahalleye Hoş Geldin”:Türkiye’nin Orta Doğu’da İlk Günü 02 Haziran 2010
Nükleer Takas: “Savaşı Bitiren Anlaşma” mı, “Acem Oyunu” mu? 20 Mayıs 2010
ABD Irak’tan Çekilirken Riskler ve Hesaplar 1 Mayıs 2010
ABD-İsrail İlişkilerinde “Normalleşme” Sancıları 22 Nisan 2010
Obama’nın Nükleer Cazibe Taarruzu: Bardağın Üçte Biri Dolu 9 Nisan 2010
ABD-İsrail İlişkilerinde “Tektonik Kayma” mı? 5 Nisan 2010
Irak Seçimleri: Sonun Başlangıcı, Başlangıcın Sonu 19 Mart 2010
Ermeni Karar Tasarısı Üzerine Notlar, Yorumlar ve Öneriler 8 Mart 2010
Ermeni Karar Tasarısı Üzerine Notlar, Yorumlar ve Öneriler 8 Mart 2010 (word)
Bütçe Açığı ve Amerikan Gerilemesinin Ekonomi Politiği 19 Şubat 2010
Cemaat-skeptic 6 Ocak 2010
AKP bir seçim daha kazanırsa burası FC olur 4 Ocak 2010
ABD bu işin neresinde? 29 Aralık 2009
Türkiye-Ermenistan Protokolü Üzerine Düşünceler 3 Eylül 2009
"Obama’nın Savaşı":AfPak Üzerine Notlar 20 Nisan 2009
Obama’nın Ardından 17 Nisan 2009
Obama’nın Türkiye Gezisi ve Türk-Amerikan İlişkileri 19 Mart 2009
ABD ve Orta Doğu Barış Süreci Mart 2009
Obama’nın “Kırkı Çıkarken” Mart 2009

ABD-PKK “İlişkisi” Üzerine Notlar Şubat 2009
Mahşerin Üç Atlısı: Ross, Holbrooke ve Mitchell 5 Şubat 2009
SOFA ABD için Irak’ta “Sonun Başlangıcı” mı? Ocak 2009
Obama Döneminde ABD ve Asya 15 Ocak 2009
Obama’nın Güvenlik Kabinesi Üzerine Notlar 4 Aralık 2008
Yeni ABD Başkanı Obama ve Türk-Amerikan İlişkileri 6 Kasım 2008
ABD Başkanlık Seçimlerinin Türk-Amerikan İlişkilerine Muhtemel Etkileri 30 Ekim 2008
ABD Başkanlık Seçimleri Ekim 2008
Obama’nın Biden’ı Tercihinin Bir Tahlili 26 Ağustos 2008
Amerikan Sağı Üzerine Notlar Ağustos 2008
Gürcistan Krizi, ABD ve Türkiye 11 Ağustos 2008
Obama'nın Dış Gezisi 29 Temmuz 2008
Başkan Bush’un Avrupa Gezisi ve Transatlantik İlişkileri 18 Haziran 2008
ABD Seçimleri (ppt) - 10 Haziran 2008
"Sessiz Tsunami": Global Gıda Krizi (ppt) - 29 Nisan 2008
Amiral Fallon'un İstifası 13 Mart 2008
ABD ve PKK İlişkisi Üzerine Notlar 22 Kasım 2007
“İçeride Liberal, Dışarıda Şahin”: K. Irak’a Harekat Üzerine Notlar 25 Ekimy 2007
K.Irak'a Ekonomik Müeyyideler Üzerine Sorular 25 Ekimy 2007
Irak "Hamle"sinin Muhasebesi Eylül 2007
Türk-Amerikan İlişkileri - Yeni Dönemin Gündemi Eylül 2007
ABD, K. Irak ve Türkiye Üzerine Notlar ve Sorular Haziran 2007
ABD ve Orta Doğu: "Müflis mirasyedi" mi "stratejik deha" mı? Mayıs 2007
Recommendations for Strengthening U.S.-Turkish Relations February 26, 2007
ABD'nin Irak'taki Seçenekleri Ocak 2007
'Topal Ördek'le İki Yıl Daha: 2006 Kongre Seçimleri Aralık 2006
U.S.: Empire, Gulliver or the “First Among Unequals” (ppt) - ASAM 2023 Conference - October 2006
Türk-Amerikan İlişkilerinde “İkinci Bahar” mı, “Sonun Başlangıcı” mı? Stratejik Analiz - Haziran 2006 -
Irak’ta Direnişin ve İşgalin Gölgesinde Demokrasi Deneyi Avrasya Dosyası - İslam ve Demokrasi Özel Sayısı
Gurur ve Önyargı: ABD İran Gerginliği ve Türkiye Stratejik Analiz Nisan 2006 - (pdf)
Arzın Merkezine Seyahat: ABD Ulusal Güvenlik Konseyi - Journey to the Center of the World: U.S. National Security Council Avrasya Dosyası 2005
Dört Tarz-ı Siyaset: Türk-Amerikan İlişkileri ve Başbakan Erdoğan’ın Washington Ziyareti Temmuz 2005
11 Eylül’den Sonra Türk-Amerikan İlişkileri: Eski Dostlar mı Eskimeyen Dostlar mı? Avrasya Dosyası - 2005
“Dört Yıl Daha”: Yeni Bush Yönetimi ve Dünya Aralık 2004
2004’ten 2005’e Türk-Amerikan İlişkileri Aralık 2004
Türkiye, Iraklı Kürtler ve Statükonun Meşruiyeti Nisan 2004 - eksik
Askerî Alanda Devrim: Askerî Bir Senfoni Ocak 2004
Çirkin Amerikalı’ ile ‘Güven Bunalımı’: ‘Süleymaniye Krizi ve Türk-Amerikan İlişkileri Temmuz 2003 - ( pdf )
The Middle East: A Land of Opportunity and Peril for Turkey - May 2003
Türk-Amerikan İlişkileri Üzerine Notlar: Ataerkil Yapıdan Tüccar Mantığına mı? Mayıs 2003
Türkiye, ABD ve Irak Harekâtı: Hayır Diyebilen Türkiye? - Şubat 2003
Değişim, ‘Sense of Proportion’ ve Tarihin Yararları ile Sınırları Üzerine Nisan 2003
ABD Güvenlik Politikalarında Güç Kullanımı ve Caydırıcılık Ağustos 2002
“Yalnız Kovboy” ya da “Eşit Olmayanlar Arasında Birinci”: ABD Dış Politikasında Tektaraflılık-Çoktaraflılık Tartışmaları Mart 2002
İyi, Kötü ve Çirkin: ABD'nin Orta Doğu Politikaları Ocak 2002
Unilateralism corrupts, absolute unilateralism corrupts absolutely Turkish News, May 21, 2002
ABD ve Afganistan: Çıkış Var mı? Kasım 2001
Realism and Change
Crime and Punishment - Deterrence and its Failure in Theory and Practice 2001
“Tüketebileceğimizden Daha Fazla Değişim” ya da Eskimeyen Dünya Düzeni Ekim 2001
“ABD-AB İlişkilerinde Metal Yorgunluğu” Haziran 2001
It never rains circa. 1991.
.



Powered by Blogger