G-ABD 29 Eylül 2004
Enerji ve ABD Seçimleri
Amerikan seçimlerinin en önemli konuları olan terörle mücadele, Irak ve ekonomi, değişik şekillerde de olsa enerji faktörü ile ilişkilidir. Ancak petrol fiyatlarının 50 dolara ulaşmasına ve halkın yarısını aşkın kısmının bu artıştan etkilendiğini belirtmesine rağmen, beklenenin aksine enerjinin Amerikan seçim kampanyasında hala çok fazla önemli bir yer tutmadığı görülmektedir. Siyasi tercihlerinde adayların enerji konusundaki pozisyonlarını öncelikli olarak değerlendiren seçmenlerin oranı hala çok düşüktür. Demokrat aday John Kerry, rakibi Bush-Cheney ekibi genel olarak “petrol lobisinin” destekçi ve hatta temsilcisi olarak kabul edilmesine rağmen halkın zihninde petrol fiyatlarındaki artış ile Bush’un politikaları arasında bir ilişki olduğu şeklinde bir inanış oluşmasını sağlayamamıştır.
İki aday da ABD’nin dış ve güvenlik politikalarını “sağlıksız şekilde” etki eden
dış enerji kaynaklarına olan bağımlılığı azaltma konusunda birleşmektedir.
Kerry’nin enerji politikasının en önemli ayakları olarak tasarrufu teşvik etmek, tüketimi azaltmak, petrol üzerindeki vergiyi arttırmak ve toplanan parayı “Suudiler’e vermektense” tasarruf sağlayacak yeni teknolojiler ve yeni enerji kaynaklarının geliştirilmesine harcamak, tasarruflu taşıtları özendirmek için vergi indirimleri sunmak, alternatif enerji kaynaklarını teşvik etmek, çevre faktörüne önem vermek gibi maddeler sayılabilir. Bush ise ülke içindeki petrol üretimini arttırmayı, Alaska gibi koruma altındaki yerleri arama ve üretim faaliyetlerine açmayı, Alaska’dan ülkeye boru hattı inşa etmeyi savunmaktadır.
Aslında yabancı enerji kaynaklarına olan bağımlılığı sona erdirmek çok da gerçekçi bir hedef değildir.
Amerika’nın genelde yabancı ve özelde ise Orta Doğu enerji kaynaklarına olan bağımlılığı hem oran ve hem de miktar olarak giderek artacaktır. Amerikalılar tüketim alışkanlıklarında radikal değişikliklere gitmedikleri takdirde – ve hatta bu olsa bile- ABD’nin Orta Doğu petrolüne olan stratejik ilgisi ve bağımlılığı artarak devam edecektir. Yine bilindiği gibi bu bölgenin ABD için tek önemi kendi tüketimi ile sınırlı da değildir. Orta Doğu petrolüne hakim olmak ya da en azından bu bölgedeki olaylar üzerinde etkin olmak ABD’ye önemli bir güç vermektedir. Bu iddia bazen küçümsense de, Rusya dışında hepsi önemli oranda petrol ithalatçısı olan diğer büyük devletlerin bağımlı olduğu bir bölgeyi kontrol etmek ABD’ye bir çok stratejik imkanlar sunabilir. ABD’nin bu gücü kullanıp kullanmadığı tartışılabilir ama potansiyelin orada olduğu ve bunun giderek daha önemli olacağı açıktır. (Şanlı Bahadır Koç, ABD Masası, Araştırmacı)