G-ABD 28 Eylül 2004
CIA, Dış Politika ve Seçimler
Bush Yönetimi ile genel olarak istihbarat profesyonellerinin arasının çok iyi olmadığı biliniyordu. Son dönemde bu çevrelerden medyaya arka arkaya sızan üç haber potansiyel olarak Başkan Bush’un yeniden seçilme şansına önemsiz olmayan bir derecede zarar verebilir. Önce New York Times gazetesine sızan bir haberde, geçtiğimiz Temmuz ayında, Bush yaptığı konuşmalarda her şeyin iyi gittiğini söylediği zamanlarda,
Irak’ta kaos ve parçalanmanın ciddi bir ihtimal olduğunu belirten üst düzey bir istihbarat raporunun Başkan’a sunulduğu belirtildi. Daha sonra, Irak’ın geleceği ile ilgili kötümser tahminlerin yapıldığı raporları geçtiğimiz günlerde basına sızdırılan CIA çatısı altındaki
Ulusal İstihbaat Konseyi’nin savaştan önce de Başkan’ı uyardığı ortaya çıktı. Birimin 2003 Ocak’ında sunduğu raporda işgalin siyasi İslamı tırmandıracağı ve Irak toplumunu bölerek şiddete eğilimli hale getireceği tahminlerinde bulunduğu belirtildi. En sonunda da, CIA ve pentagon’daki kariyer bürokratların Yönetim’in Irak ile ilgili çizdikleri
pembe tabloyu paylaşmadıklarını net ifadelerle yansıtan haberler yayınlanmaya başladı. Önde gelen Robert Novak CIA’nin Başkan Bush’a hizmet etmesi gerekirken onu eleştirmeye başlamasını yanlış ve tehlikeli bulduğunu yazdı ve
“CIA Bush’a Savaş mı Açtı?” diye sordu. Türkiye’de çok tartışılmayan
“Plame olayı” da Amerikan istihbaratının Buush Yönetimi’ne bakışını olumsuz olarak etkiledi.
Basına yapılan bu sızdırmaların sadece Demokrat Parti yanlısı kişilerde geldiğini düşünmek doğru olmayabilir. Başkan Bush kamuoyu yoklamalarında önde görünmesine rağmen Cumhuriyetçi Parti’den azımsanmayacak sayı, pozisyon ve tecrübede kişi de başta Irak olmak üzere ülkenin güvenlik politikalarının gidişatından ve daha önemlisi Başkan’ın bu olumsuz gidişatı kabul etmemesinden ve hatta bazılarına göre farkında dahi olmamasından rahatsızlık duymaktadır. Adaylar arasında Perşembe günü yapılacak ve televizyonlardan 50 milyonun üzerinde kişinin izlemesi beklenen dış politika ile ilgili tartışmanın seçimin kaderini belirlemede belirleyici olabileceği belirtilmektedir. Bush Yönetimi’nin Karl Rove’un orkestrasyonunda gösterdiği gündemi belirleme ve şekillendirme becerisine Kerry ekibi aynı şekilde karşılık verememiş ve lehinde olan onca faktör ve avantaja rağmen yarışta geride kalmıştır. Amerikan istihbaratı içinden bazı kişiler bu duruma müdahale etmek ve Amerikan halkına Bush’un eksiklik, kusur ve başarısızlıklarını direk olarak anlatmaya karar vermiş gibi görünmektedir. (Şanlı Bahadır Koç, ABD Masası, Araştırmacı)