G-ABD 17 Eylül 2004
Amerikan Seçimleri Üzerine
Başkan Bush’un bizzat kendisinin “terörle savaşta” ana cephe ilan ettiği Irak’ta işler gerek Iraklılar gerekse ABD açısından her geçen gün daha kötüye gitmektedir ve gelecekle ilgili olumsuz beklentiler içine girenlere
Amerikan istihbaratının en üst düzey analitik birimi de dahildir. Bush Yönetimi’nin, savaşa giden dönemde Amerikan halkını ve dünya kamuoyunu yanılttığı, savaş sonrası için gerekli planlamayı yapmadığı, bir çok müttefikini karşısına aldığı ve ittifak ilişkilerinde kalıcı olabilecek bir tahribat yarattığı, uluslararası kurumları zayıflattığı, nükleer silah edinmeye çok daha yakın olan İran ve K. Kore’nin oluşan karmaşayı kendi lehlerine kullandığı, kaynakların teröristleri takip için kullanılması gerekirken Irak’ta harcandığı, İslam coğrafyasında gerçek büyüklüğünü tespit etmek çok kolay olmasa da belirgin bir Amerikan aleyhtarı dalga yarattığı iddia edilmektedir. Demokrat aday John Kerry aile bağlantılarını kullanarak bundan kaçabileceği halde Vietnam’da savaşmış, birden fazla kez yaralanmış, sonra da Amerikan halkının çoğu gibi bu savaşa karşı cephe almış iken, Başkan Bush hem bu savaşı desteklemiş hem de savaşa gitmekten kaçınmıştır. Rezerv pilot olduğu dönemde de birliğine gerektiği kadar gidip gitmediği netleşmemiştir ve bu dönemle ilgili resmi kayıtların şüphe uyandırıcı eksiklikler ve uyumsuzluklar bulunmaktadır. Amerikan halkının yarısından fazlası ekonomik gidişattan memnun değildir ve genelde Demokratların ekonomi, eğitim, sağlık gibi konularda daha bilgili, ilgili ve başarılı olduğu düşünülmektedir. Tüm bunlara rağmen Bush’un hala kamuoyu yoklamalarında önde görünmesini anlamak dışarıdan bakanlar için güçleşmektedir.
John Kerry bir
aday olarak fazla başarılı olamayabilir, önemli konularda aldığı pozisyonlarla Bush’un kiler arasında fazla bir fark olmayabilir ama bu durum bizi Kerry’nin seçilmesi ile Bush’un seçilmesi arasında bir fark olmadığını düşündürtmemelidir. Denebilir ki, Kerry aslında olduğundan daha şahin, Bush ise –en azından son dönemde- aslında olduğundan daha yumuşak görünmeye çalışmaktadır. Bush, düz konuşan, düşündüğünü söyleyen, inandığı şeyler için risk alan ve başkalarının hele Amerikalı olmayanların ne dediği ile fazla ilgilenmeyen bir
lider portresi çiziyor. Bush kampanyası Kerry’yi seçkinci, kararsız, kendisiyle, geçmişiyle, “Amerikan değerleri” ile çelişkili, yaptıkları ile söyledikleri ve söyledikleri ile gerçekler arasında ciddi çelişkiler olan, teröre karşı yumuşak, Amerika’nın çıkarlarını düşünmek yerine yurt dışında popüler olmaya önem veren bir “politikacı” olarak göstermek istemektedir. Bush bir kez daha seçimi kazanırsa o zaman Amerikan halkının “yetişkinliğinden” şüphe etmek gerekebilir. Kerry’nin bir kısmı bariz şekilde gözüken, bir kısmını şimdi henüz bilmediğimiz kusur ve yetersizlikleri olabilir ama Bush’un Amerikası ile Kerry’ninki arasında bir fark olmadığını iddia etmek doğru olmayacaktır. (Şanlı Bahadır Koç, ABD Masası, Araştırmacı)