G-24 Eylül 2004
Irak’taki Direniş
Irak’taki direniş ile ilgili değerlendirme yaparken birden fazla kategoride düşünmek doğru olabilir. Direnişin gücü, etkinliği ve etkisi birbirinden farklı kavramlardır ve aralarında bir ilişki olmakla beraber bu her zaman direk ve birebir olmayabilir. Burada belki bir parça subjektif olarak direnişin gücünden kastedilen kendi kendini üretme kapasitesi, halk nezdindeki desteği ve eylemlerini siyasi sermayeye dönüştürme başarısıdır. Iraklılar direnişçilere belli bir sempati duyup aynı zamanda onlar tarafından yönetilmek istemiyor olabilirler.Direnişin etkinliğinden bahsedilirken ise askeri eylemlerin sıklığı, dağılımı, çapı, teknik anlamda sofistike olup olmaması, verdirdiği kayıp ve katılımın boyutu kastedilmektedir. Direnişin etkisi ise ülkenin içinde ve dışındaki olaylarda yarattığı değişim veya fark olarak görülebilir. Bu sınıflandırmadan sonra denebilir ki direnişin etkinliği son dönemde azımsanamayacak derecede artmıştır. İstatistikler özellikle kontesktle beraber verilmediğinde bazen gerçekten yanıltıcı olabilir veya “altta” yaşanan bazı temel süreçleri gizleyebilir ama son birkaç aylık dönemde günlük askeri eylem sayısının 20 küsurlardan 80 küsurlara yükselmiş olması, bizzat sahadaki Amerikalı subayların direnişe katılanların resmi rakamlarda 4-5 bin ile ifade edilmesine rağmen aslında bunun nüfusun yüzde biri ile bunun yarısı arasında olduğunu belirtmeleri, Amerikan kuvvetlerinin üslerini çok daha az terk etmelerine rağmen verdiği kayıplardaki artışlar gibi göz ardı edilecek gibi değildir. Direnişin coğrafi olarak çok büyük değilse de gözle görülebilir bir gelişme içinde olduğu da kabul edilmelidir.
Nihayet direnişin etkisini değerlendirirken bunun yeniden yapılandırma çabalarına çok ciddi derecede ket vurması, seçimlerin tamamen veya kısmen ertelenmesini gündeme getirmesi, Amerikan kamuoyunda Irak’tan çekilmenin ciddi ciddi tartışılmaya başlanması ve doğruluğu bir parça şüpheli olmakla beraber bu tartışmanın Bush Yönetimi’nin içinde de yaşandığının ifade edilmesi, John Kerry’nin Irak Savaşı’nı kampanyasının merkezine koymaya karar vermesi ve eğer seçilirse bunun büyük ölçüde Irak sayesinde olacağının ortaya çıkması direnişin etkisini ortaya daha açık koymaktadır. Irak halkının Amerikalılara verdiği kredinin ilk başlardaki yüzde 60’ları aşan oranlardan yüzde dörtlere düşmesi de kısmen ve dolaylı olarak direnişin etkisi olarak görülmelidir. Irak’ta direniş olmasa ya da bu kadar etkinlikte bulunmasa idi ABD son 18 aylık dönemde olduğu gibi planlarında, yol haritasında ve siyasi takvimde bu kadar değişikliğe muhtemelen gitmeyecekti. Daha düşük bir ihtimal olmakla beraber, eğer direniş bu kadar etkili olmasa Fransız ve Alman askerleri hem de belki de kendi istek ve hatta ısrarlarıyla Irak’ta yer alabilirlerdi. Son olarak denebilir ki direnişin etkinliğinde ve etkisinde bariz bir arış vardır. Direnişin gücünün arttığını söylemek ise kısmen daha zordur. Direniş Irak’taki olayların en önemli şekillendiricilerin biridir ama bu tespit otomatik olarak onun güçlü olduğu ya da gücünün arttığı anlamına gelmemektedir ve Iraklılar bir süre sonra direnişin kendisinden de bıkmaya başlayabilirler. (Şanlı Bahadır Koç, ABD Masası, Araştırmacı)