Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 10 Haziran 2004
Yeni Muhafazakarların Gözden Düşüşü – PKK - Irak
Bush döneminin ilk üç yılında en hakim güçlerden olan yeni muhafazakarların politikanın kontrolünden yavaş yavaş uzaklaştıkları ve Dışişleri Bakanlığı’nın ve büyük oranda yeni muhafazakarlara alerji duyan Pentagon’daki askeri bürokrasinin insiyatifi ele aldığı görülmektedir. Bazı yeni muhafazakarlar Irak’ta rejim değişikliğinin belki kendisini değil ama uygulama biçimini açıkça eleştirmeye başlamıştır. Bu arada Çelebi olayı ile bu grubun Washington piyasasındaki değeri dibe vurmuştur. Yeni muhafazakarların Bush seçimi kazansa bile önümüzdeki dönemde aynı derecede önemli roller alma ihtimalleri oldukça azalırken, eğer Bush tekrar seçilemezse Cumhuriyetçi Parti’de bir çok kişi tarafından bu durumdan sorumlu tutulacakları ve gözden düşecekleri ifade edilmektedir. Prensipleri artık Amerikan politikasına yön vermiyor gözüken grubun üst düzey mevkilere yapılan atamaları onaylaması gereken Kongre’de de zor desteklerini kaybettikleri ve bu nedenle, yakın zamana kadar görevini Powell’ın görevini devralabileceği söylenen Wolfowitz’in şansının iyice azaldığı görülmektedir.
Yeni muhafazakarlar, son dönemde nispeten bazı olumlu adımlar atılmış olsa da, Kasım ayı geldiğinde bir başarısızlık olarak görülme ihtimali yüksek olan Irak savaşı ile ilgili olarak sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalışabilir ve Iraklılara egemenliğin daha hızlı devredilmiş olması gerektiğini iddia edebilirler. Bilindiği gibi özellikle Perle gibi Yönetim dışındaki yeni muhafazakarlar bu devir işlemini hızla yapmayı ve ülkeyi Çelebi’ye teslim etmeyi düşünüyorlardı. William Kristol gibi bazı başka yeni muhafazakarlar da Rumsfeld’in gerekli sayıda askeri Irak’a getirmeyerek Irak’ın başarısızlığa sürüklenmesinin asıl sorumlusu olduğunu iddia etmektedir. Grup Amerika’nın çıkarlarını İsrailinkilere feda etmek, ya da, bu ikisinin aynı olduğuna inanmaya fazla hazır olmak, parlak ve radikal fikirler geliştirmedeki becerilerini bu politkaları uygulamada gösterememek gibi eleştirilere muhatap olmaktadırlar. Grup Irak’taki kaotik durum nedeni ile günah keçisi olarak ortaya atıldıkları ve kendilerine yapılan suçlamalarda anti-semitik bir yan olduğunu iddia etmektedirler. Bu arada Kariyeri boyunca geleneksel realist bir çizgi izlemiş olan Cheney’nin niye ve nasıl yeni muhafazakarlarla kader birliği ettiği ve hatta onlara “kol kanat gerdiği” henüz hakkıyla işlenmiş bir konu değildir
PKK, K. Irak, ABD
PKK’nın ateşkesi sona erdirme kararı ile ilgili olarak bir kısmı aynı anda doğru olabilecek ve eldeki verilerle doğrulama ya da çürütmenin şu anda pek mümkün olmadığı bazı spekülasyonlar yapılmaktadır. PKK bu çıkışının arkasında güvenlik güçlerinin kendisine karşı yaptığı operasyonları gösterse de buna inanların sayısı azdır. Kararın ve zamanlamasının örgüt ile bir şekilde ilişki halinde oldukları düşünülen İsrail ya da ABD ile bağlantılı olabileceği iddia edilmektedir. İsrail’in, Ankara’nın son dönemde İsrail politikalarına karşı geliştirdiği eleştirel söyleme karşı bir uyarı olarak “PKK kartını” oynadığı, ABD’nin ise Türkiye’den üs talebine karşı aldığı soğuk cevaba karşılık veriyor olabileceği söylenmektedir. Bir başka teoriye göre ise AB içinde Türkiye’nin üyeliğe hazır olmadığını göstermek isteyenler tarafından PKK düğmesine basılmış olabilir. PKK’nin kararının Türkiye’nin içinde ülkenin AB sürecinden çıkmasını isteyenler tarafından ayarlanmış olabileceği de iddia edilmektedir. Bunlar doğru değilse bile terörün yeniden başlamasının Türkiye’nin AB perspektifine zarar verebileceği söylenebilir. Örgütün kendisi de, kendi aleyhine olacağını hesaplayarak, Türkiye’nin AB sürecini baltalamak amacıyla teröre başlamayı düşünüyor olabilir. PKK, Kürt sorununa kendisinin marjinalize olacağı bir çözümün şartlarının oluşmaya başladığından endişelenerek, örgüt içindeki rekabetten kaynaklanan iç nedenlerle ya da yakında Irak’ı terk etmek zorunda kalabileceklerini görerek daha uygun af koşulları sağlamak için şantaj amacıyla bu yola girmiş olabilir.
Kararın arkasında K. Iraklı Kürt gruplarla koordineli olarak bu grupların yakın dönemde bağımsızlık yönünde atabilecekleri radikal ve ani bir adıma karşılık Türkiye’nin Irak’a girmesini önlemek amacı da olabilir. Iraklı Kürt gruplar ve PKK Türkiye’nin içinde yaygın ve/veya büyük çaplı terör eylemleri olursa, Türkiye’nin asker, zaman, dikkat ve diplomatik kapital buna yoğunlaşacağını K. Irak’a müdahale etmesinin daha da zor hale geleceğini hesap ediyor olabilirler. PKK teröre başlarsa ABD’nin PKK’nın Irak’taki varlığına karşı hareketsiz kalmaya devam etmesi kabul edilemez hale gelecektir. Ancak burada daha önce de belirtildiği gibi Türkiye’nin tercihi örgüt üyelerinin teslim olmaları, tutuklanmaları ya da yok edilmeleri olmalıdır. Örgütün ABD tarafından Türkiye’ye kovalanması burada tekrar teröre başlamaları sonucunu verebilir.
Ankara yeni Irak yönetiminin ülkedeki PKK varlığı ile ilgili sorumluluklarını hatırlatmak için Dışişleri Bakanı Zebari ile muhatap olacaktır ama bu konuda yapılacak temaslar onunla sınırlı tutulmamalıdır. Türkiye önümüzdeki dönemde başta Sistani olmak üzere Iraklılarla danışmalarını arttırmalı, bu gruplarla ortak ya da en azından uyumlu bir plan oluşturmak için çabalamalıdır. Taraflar en azından atacakları adımlar konusunda birbirlerini önceden bilgilendirme yoluna gitmelidir.Yeni Irak yönetiminin Kürtlerin isteğiyle Türk askerinin çekilmesi yönünde karar almasını engellemek amacıyla Iraklıları bilgilendirme faaliyetine hız verilmelidir. Bu arada K. Irak’taki Türk askeri varlığının askeri, siyasi ve psikolojik anlamı analiz edilmelidir.
Bu arada Iraklı Kürtlerin “geçici anayasanın” BM kararında yer almamasından sonra atabilecekleri tepkinin iyi hesaplanması gerekir. Bu konuda şikayetlerini yüksek sesle dile getirdikten sonra durumu sineye çekip söz konusu maddelerin iptal edilmemesi şartıyla bu durumu kabullenirler mi, yoksa “rüzgarın aleyhlerine döndüğü” düşüncesiyle, Bağdat’tan “ellerini ayaklarını çekip” bağımsızlık için düğmeye basmaya mı kalkarlar? Irak’ın toprak bütünlüğü konusu ile Geniş Orta Doğu girişiminin başarı şansı arasında direk bir ilişki olacağı hem Amerikan yönetiminin hem de Amerikan kamuoyunun dikkatine sunulmalıdır. Ayrıca Türkiye’nin bir Kürt devleti kurulması halinde buna askeri olarak müdahale edeceği Amerikan Yönetimine hatırlatılmalıdır. Böyle bir durum Bush seçime giderken Irak’ın tam bir fiyasko haline dönüşmesine neden olacağı için Beyaz Saray tarafından istenmeyen ve gerçekleşmesini engellemek için Kürtlere baskı yapacakları bir gelişme olacaktır. Kürt liderlerin Türkiye’nin, bölgedeki Amerikan askeri varlığı ve Avrupa Birliği süreci gibi nedenlerle K. Irak’taki radikal gelişmelere müdahale edemeyeceği şeklinde bir izlenim edinmeleri engellenmelidir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)