Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 08 Haziran 2004
Geniş Ortadoğu – Irak - İsrail
Teorik olarak bakıldığında, Orta Doğu’da demokratikleşmeyi teşvik etme projesi, Afganistan ve Irak’ta ifade bulan terörle mücadeleyi büyük ölçüde askeri güç kullanarak rejimleri değiştirme politikasına daha yumuşak bir ek ya da belki de bir alternatif olarak görülebilir. Orta Doğu’ya demokrasi getirmeye yetecek mi bilinmez ama yeni adıyla geniş Orta Doğu girişiminin transatlantik ilişkilerinde son dönemde oluşan ödemin bir kısmını alabileceği görülmektedir. Ama girişimin başarısını belirleyecek bazı faktörler üzerindeki belirsizlik devam etmektedir: Acaba ABD, Orta Doğu’ya demokrasi ve modernleşme getirmek isterken yeterince samimi olduğuna başta bölge olmak üzere dünyayı inandırabilecek mi, gerekli siyasi ve ekonomik kaynakları hasredecek kadar cömert olacak mı, Irak’tan farklı olarak bu ihtiraslı projenin gerektirdiği karmaşık değer tercihlerinin üstesinden gelebilecek analitik çerçeveyi kurabilecek ve nihayet -bu konuda atılan onca nutuğa rağmen- uzun soluklu olması gereken bu proje için gerekli dikkat, sabır ve kondüsyonu gösterebilecek mi? Washington Orta Doğu’da kendine dostça yaklaşan rejimlerde demokratikleşmeyi hangi ölçüde zorlayacak? Girişimin yerel reformcuların meşruiyetine zarar verebilecek “Amerika’da üretilmiş” görüntüsü dağıtılabilecek mı? Filistin sorunu konusunda taraflı görüntüden sıyrılarak belli bir ilerleme sağlanacak mı? Girişimde mevcut yönetimlerle işbirliğine mi yoksa onlara karşı olanlara mı öncelik verilecek? Siyasi reformlarla ekonomik ve sosyal reformlar arasında zaman açısından öncelik tercihleri yapılacak mı? “Şok terapi” mi yoksa zaman yayılmış bir evrim mi amaçlanacak? Tüm ülkelere yönelik bir şablon mu ortaya konacak yoksa her ülke kendi şartlarında mı değerlendirilecek? Avrupa’ya “figüran” ya da “karakter oyuncusu” olmanın ötesinde bir rol verecek mi? Türkiye’nin bu girişim hakkında genel anlamda fikir, eleştiri ve uyarılarını ifade etmesi gerekli ise de bu konuda daha mikro ve teknik konularda da çalışmalar yaparak tartışmaya entellektüel “katma değer” vermesi gerekmektedir.
Irak’la ilgili olarak ise, şiddetin devam ediyor olmasına rağmen ABD’nin önemli derecede esneklik gösterdiği BM’deki karar tasarısının 15-0 ile kabul edilmesi, Kürt peşmergeler ve Sadr’a bağlı olanları kapsamasa da milislerin silahsızlandırılması, Brahimi’nin BM’deki sunumunda Türkmenlerin haklarının yeterince verilmediğini işaret etmesi olumlu gelişmelerdir. Ayrıca BM kararında “geçici anayasaya” atıfta bulunulmaması isabetlidir. Bu arada bir parantez açılarak denebilir ki, Ankara’nın İsrail’in aşırı politikalarına karşılık, Arap kamuoyunda önemli ölçüde olumlu yankı bulan eleştirel bir tutum alması doğru ise de, bu konuda ileride hangi şartlarda hangi başka ileri adımların atılabileceği konusunda zihinsel egzersiz yapılması gerekir. İsrail Türkiye’nin eleştirilerini dikkate almazsa şimdiye kadar olan sembolik jestlerin ötesinde somut yaptırımlarla desteklenmiş daha ciddi adımlar atılabilir mi? Şaron Hükümeti Türkiye’nin uyarılarının belli bir noktayı geçmeyeceğini düşünerek duymazdan mı gelir yoksa, yoksa PKK, uluslararası finans dünyası ve ABD Kongresi gibi enstrümanları kullanarak Hükümeti yola getirmeye mi kalkar? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)