Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 27 Mayıs 2004
Kerry ve Dış Politika
Bush seçimi kaybederse Başkanlığı tarihe kısa dönemli anomalilerden biri olarak mı geçecek, yoksa ortaya koyduğu bazı kavramlar, prensipler ve bunları uygulama tarzının gelecekteki Amerikan dış politikasını üzerinde de kalıcı bir etkisi olacak mı? Irak’ta rejim değişikliği temelde doğruydu da sadece uygulamadaki yanlışlıklar nedeniyle mi “bu hale” geldi, yoksa zaten güç kullanarak rejimleri değiştirmek ve buralarda Batı yanlısı demokratik rejimler kurmaya çalışmak hiç girişilmemesi gereken bir hayal miydi? Önümüzdeki dönemde, Irak’ta olduğu gibi ülkeleri işgal ederek rejimlerini değiştirme modeli gündemde olmayacaksa da, bu durum güç kullanma opsiyonunun tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Örneğin İran nükleer güç edinmenin eşiğine geldiği zaman nokta hedeflere hava saldırıları düzenlenmesi ihtimali geçerliliğini koruyacaktır. Ama böyle bir harekat düzenlenmeden diplomatik yolların Irak’takine oranla çok daha uzun süre ve sabırla denenmesi, ABD ile Avrupa’nın farklılıklarını aşmak için daha fazla çaba göstermeleri beklenebilir.
Bu arada, Bush’a karşı ciddi dış politika alternatifleri koymadığı için eleştirilen Demokrat aday John Kerry dört maddelik dış politika planında ABD’nin ittifaklarını güçlendirmeyi, silahlı kuvvetleri gözden geçirmeyi, ülkenin güvenliğini korumak için “yumuşak güç” unsurlarını daha çok ve daha yaratıcı şekillerde kullanmayı ve Orta Doğu petrolüne olan bağımlılığı sona erdirmeyi önermektedir. Adayların kampanya sırasında dile getirdikleri ile göreve geldiklerindeki uygulamaları arasında belli bir fark olması olağandır. Bu kısmen seçim öncesinde bazen gerçek düşünce ve planların oy getireceği düşünülen sözlerin arkasına gizlendiği için ama daha çok da dünya Beyaz Saray’dan bakınca daha farklı göründüğü için olabilir. Kerry’nin Bush ile farklılığını netleştirmek için vurguladığı yumuşak güç, saygınlık, meşruiyet, ittifaklar gibi kavramlar seçilmesi halinde pratiğe nasıl yansıyacaktır? Türkiye açısından bakmak gerekirse, muhtemel bir Kerry Yönetiminin örneğin Irak’ın bütünlüğünü koruma konusunda ne kadar ısrarcı olacağı, Türkiye’nin AB üyeliğine nasıl bakacağı ve ne tür bir destek vereceği, Orta Doğu’nun modernleşmesi ve demokratikleşmesi konusunu politikasının ne ölçüde merkezine oturtacağı sorularını cevaplayabilmek için elde yeterince veri yoktur. Bu sorulara sağlıklı cevaplar vermek için Kerry’nin yavaş yavaş oluşan dış politika ekibinin geçmişleri, yazdıkları ve konuşmaları yakın takibe alınmalıdır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)