Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 24 Mayıs 2004
Irak, Çelebi ve Kürtler
Washington’un önemli iç politik, diplomatik, ekonomik, askeri ve psikolojik bedeller ödedikten sonra Irak’ta ilk başta önüne koyduğu amacından uzağa düştüğü kesindir ama acaba işler gerçekten ABD açısından artık içinden çıkılmaz hale gelmiş midir? Yoksa Sadr’ı bertaraf edip, Sünnilerle bir tür “soğuk barış” sağlayabilir ve Brahimi’nin ortaya koyacağı planı sahiplenebilirse, askeri değil ama siyasi olarak “şerefli” bir geri çekilmeyi gerçekleştirebilir mi? Sadece beş hafta kalmış olmasına rağmen 30 Haziran’dan sonra Irak’ta ortaya nasıl bir resim çıkacağı ile ilgili belirsizlik devam etmektedir. Washington yeni Irak Yönetimi’ne devredeceği yetkinin büyüklüğü ile ilgili neredeyse her hafta değişik şeyler söylemektedir (sınırlı, yarım, tam). ABD’nin yetki devrini istediği şekilde kutsayacak bir BM kararı çıkarabileceği şüpheli, yabancı kuvvetlerin statüsünün ne olacağı tartışmalıdır.
Irak savaşı ile ilgili yanlış olan bir çok şeyi sembolize eden Ahmet Çelebi yine de yanlış olan her şeyden sorumlu olamaz. Yönetim içindeki desteğini kaybetmiş görünen Çelebi ve bazı yakınlarının İran adına casusluk yaptığı ve üst düzey Amerikalı yetkililerden aldığı Tahran’ın iletişim şifrelerini çözdüğü bilgisini İranlılara verdikleri iddiası doğru ise bu yetkililerin hukuki bazı soruşturmalara uğraması bile söz konusu olabilir. Çelebi bir politikacının yeni Irak’ta başarılı olabilmesi için Amerika ile belki düşman olması değilse bile arasına belli bir mesafe koyması, Washington’u eleştirmekten kaçınmaması ve işgale karşı milliyetçi bir söylem geliştirmesi gerektiğini anlamış görünmektedir. Bu arada burada daha önce tartışılmış önemli bir noktayı hatırlamakta fayda olabilir: Kürtlere Başbakanlık pozisyonun verilmesi onları Irak’a bağlayacak ya da en azından ayrılma taleplerini zayıflatacak bir faktör olabilir. Tersi ise Kürtlerin yeni Irak’ta kendilerine yer olmadığı şeklindeki düşüncesini güçlendirecektir. Bu nedenle Ankara’nın bu pozisyonu Kürtlerin alması için -Kürtlerin de göreceği bir şekilde- lobi yapması doğru olabilir. Gerçi Sünni olan Brahimi’nin üst düzey iki pozisyondan Sünnileri dışlayacak böyle bir şeye razı olup olmayacağı ve Kürtlerin Bağdat’ta elde edecekleri pozisyonları Irak içinde kalmak için değil, Irak’tan ayrılmak için gerekli adımları atmak için kullanmak isteyip istemeyecekleri şüphelidir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)