Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 1 Nisan 2004
Irak – Terörle Mücadele
Irak’ta yetkiyi devretmesine sadece üç ay kala Washington açısından olumsuzluklar devam etmektedir. Koalisyona ve onunla işbirliği yapan Iraklılara yönelik şiddet eylemleri tekrar artmaya başlamıştır. 8 Mart’ta Geçici Yönetim Yasası’nın kabul edilmesine rağmen siyasi bir konsensüse ulaşıldığını söylemek zordur. Mevcut müttefiklerin bağlılığı sürekli bir sınama altındayken BM, Avrupa ve Nato’nun Kasım’daki seçimlerden önce Bush’a ciddi bir destek verme ihtimali çok düşüktür. Bu arada Sistani, başka şeylerin yanında, nüfusun belki sadece yüzde onuna bile yazılacak kalıcı anayasayı veto etme hakkı veren 61. maddeye olan muhalefetini sürdürmektedir. Çoğunluğun azınlık üzerinde tahakküm kurmasını engelleyeceği için normalde alkışlayabileceğimiz bu madde, Kürtler’in Irak’tan ayrılmak istediklerini bilindiği için tedirginlik yaratmaktadır. Bu madde Kürtlere, kurulacak federasyonun yapısı ve sınırları konusunda bazı dayatmalarda bulunma gücünü vereceği için mahzurludur. Sistani’nin geçmiş dönemdeki karnesi yaptığı uyarı ve tehditlerin ciddiye alınması gerektiğini göstermiştir. Başkanlık seçimleri yaklaşırken Bush’un tekrar seçilme şansının bu İran doğumlu Molla’nın dudaklarından çıkacak sözlerden etkilenebileceği görülmektedir. Sistani’nin önemli sayıda Şii üzerinde ciddi bir etkisi olduğu ve onları şiddete değilse bile gösteri ve sivil direniş eylemlerine yönlendirilebileceği düşünülmektedir. Bu arada Bremer’ın de kabul ettiği gibi Iraklı güvenlik güçleri istenen düzeyin hala çok uzağındadır. Felluce’de sivil Amerikalılara son yapılanların Amerikan kamuoyunda bir etki yaratmaması zordur. 30 Haziran ve sonrasında da Amerikan seçimleri yaklaşırken Iraklı direnişçilerin saldırılarını arttırmaları beklenebilir. Tam da bu kritik dönemde ABD’nin Irak’taki asker sayısını yaklaşık yüzde 20 azaltması ve moral olarak yıpranmış olsalar da, sonuçta Irak’ta belli bir tecrübe kazanmış askerleri çoğunluğu rezerv kuvvetlerden oluşan bir güç ile değiştirmesi, bu muhtemel saldırı dalgasını gerektiğince güçlü bir şekilde karşılamasını zorlaştırabilir.
Bu arada Bush Yönetimi iç politikada da zorlanmaktadır. Condi Rice’ın, Richard Clarke’ın iddialarıyla daha bir önem kazanan 11 Eylül soruşturma komisyonuna ifade vermemekte bir süre direnmesi Yönetim’in bir şeyler gizlediği ve kendine yeterince güvenmediği şeklinde bir izlenim doğmasına yol açmıştır. Clarke’ın, Bush’un seçildikten sonra Rusya ve Çin ile ilişkilere ve füze savunması gibi programlara odaklandığı ve terörle mücadele konusunu öncelikli olarak ele almadığı şeklindeki eleştirisi Yönetimi en güçlü olduğunu düşündüğü terörle mücadele konusunda zor duruma düşürebilir. Beyaz Saray, Clarke’a yönelik kişisel bir karşı saldırı başlatarak eleştirisini kişisel nedenlerle yaptığı, söylediklerinin çelişkiler içerdiği ve Clinton dönemine karşı anlaşılmaz bir aklayıcı yaklaşım içinde olduğunu ifade etmektedir. Son dönemde Bush Kerry’ye yönelik etkili ve pahalı bir negatif reklam kampanyası başlattığı için Clarke’ın eleştirilerinin Bush’a ne kadar zarar verdiği henüz kamuoyu yoklamalarına yansımamıştır. Ama bu iddialarının Amerikan seçmenlerinin önemli bir kısmında Bush’un terörle mücadele konusunda kendi göstermek istediği kadar başarılı olmadığı düşüncesinin yerleşmesine neden olabilir. Demokratlar tarafından Bush’a yönelik yapılan, tüm enerjisini terörle mücadeleye vermesi gerekirken, zaman, insan gücü, mali kaynak ve siyasi sermayeyi füze savunması ve Irak gibi konulara harcadığı şeklindeki eleştiri güçlü ve seçmenler üzerinde etki yapabilecek bir eleştiridir. Kerry savaşın yanlışlığına işaret etmekle beraber bu noktadan sonra “başarısızlığın bir seçenek olmadığına” katılmaktadır. Bush Yönetimi’nin önde gelen üyelerinin Soğuk Savaş döneminde oluşan dünya görüşleri devlet dışı aktörleri ciddiye almalarını engellemiştir. Yönetim terörle mücadeleyi onu destekleyen devletleri korkutmak ya da rejim değişikliği ile değiştirmekten ibaret bir yaklaşıma sahip olmuştur. Halbuki, Ferid Zekeriya’nın da altını çizdiği gibi, günümüzde terör örgütleri devlet desteği olmadan da faaliyetlerine devam edebilmektedir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)