Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 30 Mart 2004
Demokrat Dış Politika
Demokratların Beyaz Sarayı almaları halinde izleyecekleri dış politikanın hatları belirmeye başlamaktadır. Seçim kampanyasındaki sözlerin göreve geldikten sonra uygulanamayabile-ceğini Bush örneğinde görülmüştür ama yine de üzerinde tartışma yapılabilecek bir Demokrat dış politikanın silüeti belirmiştir. Kerry, Bush’a göre askeri güç kullanmaya daha az isteklidir ama bunun zaman zaman gerekli olduğunun da farkında gibi görünmektedir. Kerry seçilirse, Clinton’un seçildikten sonraki ilk iki yılından farklı olarak dış politikaya önemli bir ağırlık verecek ve başta Avrupa olmak üzere müttefik ve dost ülkelerle beraber hareket etmek için Bush’tan çok daha fazla çaba sarf edecektir. Kerry, Orta Doğu’ya gerçek bir istikrar getirmenin önemli şartlarından biri olan İsrail-Filistin barışı konusunda Clinton gibi şansını deneyecektir, ama bunda ısrarcı olup olmayacağı belli değildir. Bu noktada, Dışişleri Bakanı olarak seçeceği kişinin performansı, İsrail’de bir “rejim değişikliği”nin gerçekleşerek Şaron’un sahneden çekilmesi ve Filistinliler’in de çözümüm dört yıllık Amerikan seçim döngüsünün başında olmasının sonuna doğru olmasına göre hem daha mümkün hem de daha avantajlı olacağını fark etmeleri gibi faktörler çözüm için nispeten uygun bir ortam doğmasına etkisi olacaktır.
Seçim yaklaşırken Demokratlar Amerikalı seçmenlere özetle şunu diyeceklerdir: “Bizi seçerseniz Irak ve Afganistan’daki külfetleri başkalarıyla paylaşacağız. Avrupalılar ancak Bush giderse yükü paylaşmaya razı olurlar. Bush yeniden seçilirse yeni savaşlar ve müttefiklerle gerilimler yaşamaya, sevilmeyen ve isteyerek değil ancak zorla işbirliği yapılan bir devlet olmaya devam edeceğiz. Bush seçilirse ya sorumsuzca harcamalar ve bütçe açıkları artarak devam edecek ve geleceğimizi ipotek altına sokacağız, ya da zenginlere ve büyük şirketlere yapılan vergi indirimlerini devam ettirebilmek için sosyal harcamalarda büyük kesintilere gidilecek”. Dış politikada Kerry ile Bush arasındaki fark umulan kadar olmayabilir ama ABD’nin dünya siyasetindeki büyük etkisi nedeni ile Washington’un politikasında içerik açısından sınırlı bir değişim ve tarzda önemli bir farklılığın birleşerek yaratacağı önemli sonuçlar olabilir. Kerry’nin seçilmesinden sonra da Avrupa ile Washington arasında bazı sorunlar yaşanmaya devam edebilecektir. Muhtemelen Avrupalılar diplomatlar, mesela 2006’da, Kerry ile Bush’un kendilerine yaklaşımın ilişkisinin kıyas kabul etmeyecek kadar farklı olduğunu, ama yine de beklentilerin bir parça gerisinde kaldığını söyleyeceklerdir. Kerry müttefiklerle ilişkilere önem vermekle beraber muhtemelen güç kullanma konusunda “utangaç” olmayacaktır. Ama bunu diğer yolları gerçekten denedikten ve müttefikleri de işin içine katmak için ciddi bir çaba harcadıktan sonra yapmaya çalışacaktır. Kerry’nin Ermeni ve Rum lobileriyle ilişkisi Bush’a göre daha üst düzeyde olmakla beraber, bu konular artık Türk dış politikasında eskisi kadar merkezi bir konumda olmadığı için ikili ilişkide belirleyici olmayabilecektir. Bu arada Kerry’nin seçilmesi halinde 2008 yılındaki rakibinin Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel realist kanadından biri olması beklenebilir. Böylece yeni muhafazakarlar, yönetimlerin özelikle Orta Doğu’ya yönelik politikalarının içeriğine dışarıdan etki yapmakla beraber, iktidardan personel olarak belli bir süre uzak düşebilirler. Bush’un tekrar kazanması halinde bile yeni muhafazakar kanadın son üç yılda olduğu kadar baskın olmaması beklenmelidir. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)