Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 25 Mart 2004
ABD Deniz Aşırı Askeri Varlığında Değişim Planları
ABD’nin deniz aşırı askeri varlığının şekli ile ilgili köklü değişikliklere hazırlandığı uzun zamandır biliniyordu. Bu konuda giderek daha fazla ayrıntı kamuoyuna sızmaktadır. ABD’nin bağlılığından emin olduğu ülkelerde olacak birkaç ana bölgesel merkez dışında, Amerikan askeri varlığı daha küçük üslere yayılacaktır. Türkiye ve İncirlik’in hangi sınıflamaya girdiği sorusu henüz net değildir. Avrupa’daki askeri varlığı Batı’dan Doğu’ya, Amerika’ya zorluk çıkarabilecek kadar bağımsız hareket etme kapasitesi olan ülkelerden daha küçük, zayıf ve Washington’a değişik nedenlerle bağımlılık hisseden ülkelere kayacaktır. Bulgaristan ve Romanya’daki ara istasyonların hayata geçmesinden sonra Türkiye’nin önemi hava sahasına kayabilir. Malzeme ve mühimmatın depolandığı, bakımını az sayıda personelin yapacağı bu küçük üsler savaş ya da kriz döneminde geçiş noktaları olarak kullanılmak üzere dizayn edilecektir. Buradaki personelin aileleri olmadan ve sık sık rotasyona tabi tutularak konuşlandırılması planlanmaktadır.
ABD’nin çıkarları ile askeri varlığı arasında çift yönlü bir ilişki olduğu iddia edilebilir. Bu nedenle bu yeni planlar Amerikan güvenlik politikaları ve müttefiklik ilişkileri üzerinde önemli etkileri yapabilir ve bir kere gerçekleştikten sonra geri çevrilmemsi kolay olmayan kalıcı sonuçları olabilir. Planlar doğrultusunda Almanya’daki Amerikan askeri varlığında yüzde altmışlara varan oranda bir azalmaya gidileceği iddia edilmektedir. Bu rakamın Almanya’yı endişelendirmek amacıyla bilerek sızdırılmış olması mümkünse de, bu ölçüde bir indirim gerçekleşirse bunun Washington-Berlin ilişkileri üzerinde ciddi etkileri olabilir. Almanlar en azından boyutu konusunda kendilerine yeterince danışılmadan gerçekleşecek gibi görünen bu radikal değişikliklerden sonra hem ABD’ye karşı kendilerini daha az bağımlı hissedecekler, ama öte yandan da kendi savunmalarını kendileri üstlenmek zorunda kalacak ve ekonomilerinin önemli sorun yaşadığı bir dönemde askeri harcamalarını arttırmak zorunda kalabileceklerdir.
Bu değişikliklerin arkasında bazı uzun dönemli stratejik hesaplar olsa da, daha öznel ve bazı ülkelere mesaj vermeye ve bir anlamda cezalandırmaya yönelik boyutu olduğu da düşünülebilir. Bu planlar basına sızdığı şekilde gerçekleşirse, ABD ile Avrupa’nın en azından Batısı arasındaki ilişkilerin daha da zayıflayacağı, ortak bir tehdit ve bu tehdide cevap konusunda buluşulmasının zorlaşacağı ve daha da önemlisi psikolojik olarak Atlantik’in iki yakasının farklı geleceklere doğru yürüdükleri şeklindeki izlenimin güçleneceği düşünülebilir. Bu farklılaşma Bush döneminde hızla derinleşmişse de, ondan öncesinde başlamıştı ve daha kontrollü olmak şartıyla muhtemelen Bush sonrasında da devam edecek bazı yapısal nedenlere dayanmaktadır. ABD ve Avrupa’nın, belki düşman değil ama 19. yüzyılvari jeopolitik rakipler olma ihtimali, ortak onca siyasi ve kültürel değere, ciddi kurumsal “tutkala” ve yıllık trilyonlarca dolarlık ekonomik faaliyete rağmen giderek artmaktadır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)