Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 22 Mart 2004
ABD Seçimleri Üzerine
Bush Yönetimi, John Kerry’nin savunur göründüğü, teröre karşı nüanslı, çok boyutlu ve çok taraflı politikalarla mücadele etmek gerektiği şeklindeki görüşleri, fazla yumuşak, liberal, entellektüel, kararsız ve sonuçta başarısız olmaya mahkum bir yaklaşım olarak sunmak istemektedir. Başkan Bush’un, liderliğini Karl Rove’un yaptığı iç politika danışmanları Kerry’i Amerika’nın çıkarlarını ve güvenliğini uluslararası kurumların ve başka ülkelerin insafına bırakmaya hazır bir lider olarak göstermeye çalışmaktadır. Bu arada siyasi rakiplere karşı değişik polisiye metotlarla çalışmakla ün kazanmış olan Rove’un, Kerry’nin geçmiş siyasi kariyerindeki eğer varsa çelişkili, esrarengiz ve hatta belki de yüz kızartıcı yönleri ortaya çıkarmasını bekleyebiliriz.Teröre karşı etkili politikalarla sert politikaların her zaman aynı olmayabileceği doğruysa da güç kullanma opsiyonu dış politikanın ve teröre karşı mücadelenin önemli bir unsuru olmaya devam etmektedir. Belki Bush Yönetimi’nin yanlışı politikanın diğer unsurlarını – diplomasi, işbirliği, uluslararası kurumlar, istihbarat, polisiye tedbirler, kamu diplomasisi, ‘yumuşak güç’, ekonomik yardım- büyük ölçüde geri plana itmesidir. Bu noktada tarzın da önemli olduğu söylenebilir. Bir çok gözlemci örneğin Clinton’un Bush’unkine yakın sayılabilecek politikaları çok daha az kamaşa ve tepki yaratarak uygulayabileceğini düşünmektedir.
Dünyanın o kadar önemli bir kısmı Bush’un seçimi kaybetmesini istiyor ki, bu gerçekleşmezse ortaya oldukça garip bir durum ortaya çıkacaktır. Bu olursa Bush’un politikalarının halk tarafından onaylandığını düşünüp yeni önleyici savaşlara mı girişeceği sorusu, yoksa son aylarda seçim nedeniyle olduğu düşünülen daha yumuşak politikalara mı meyledeceği sorusunu şimdiden cevaplamak zordur. Bush’un seçimi kaybetmesi halinde Cumhuriyetçi Parti’nin dış politikada klasik realist dönüş yapması yüksek bir ihtimaldir. Kerry’nin kazanması halinde ise Amerikan dış politikasındaki değişim Avrupa ve Türkiye’de bir çok kişinin beklediği kadar keskin olmayabilir. Washington’un seçimden önce gerçekleşmesini istediği Irak’ta sorumluluğun BM ve Nato ile paylaşılması fikrinin hayata geçirilmesi, bir çok devletin, başka nedenlerin dışında, böyle bir şeyin Bush’un seçilme şansını arttırabileceğini düşünmesi nedeniyle zordur. Amerikan seçimleriyle ilgili ikinci ilginç sayılabilecek nokta ise Clinton ailesinin henüz Kerry’ye ne siyasi olarak ne de Bush’un 200 milyon dolarlık “savaş makinasına” karşı koyabilmek için gerekli olan ekonomik desteği sağlama konusunda ciddi bir destek vermeyişidir. Kendi bunu hep reddetmiş olsa da hemen herkes Hillary Clinton’un gönlünde 2008’de aday olmak olduğunu düşünmektedir. Ancak Kerry bu seçimleri kazanırsa, çok büyük bir başarısızlık ya da ölüm olmazsa, 2008’de yine Demokratlar’ın adayı olacağına göre, acaba Clinton ailesi bu seçimleri Bush’un kazanmasını tercih ediyor olabilir mi? (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)