Bu sitedeki yeni mesajları e-mail ile almak istiyorsanız lütfen ajp1914@yahoo.com adresine yazınız
G-ABD 16 Mart 2004
İspanya’daki Saldırılar Üzerine –2
İspanya’daki bombalar, seçimin sonucu ve yeni Başbakan’ın Irak’tan askerleri çekme kararı dünya gündemine hareket getirmiştir. Bush Yönetimi ile yakın ilişki içine girmiş ülkeler pozisyonlarını gözden geçirmektedirler. Bu durumda Bush’un seçimi kazanamayabileceğinin ciddi bir ihtimal olarak ortaya çıkması da rol oynamış olabilir. Bu hükümetler teröre prim vermekle yeni bir saldırının hedefi olmak ve seçmenler tarafından cezalandırılmak arasında kalabilir. Gerçi Aznar Hükümeti saldırıların arkasında El Kaide’nin olabileceğini baştan kabul etmek istemez bir görüntü vermeseydi yine seçimi kaybeder miydi bilinmez ama saldırıların Bush ile fazla yakın görünmenin bir maliyeti olarak algılanması kaçınılmazdır. Diğer ülkelerin bunu İspanya’daki yeni Hükümet’e göre daha yumuşak bir şekilde, zamana yayarak yapması beklenebilir. Yeni İspanyol lider, asker çekme kararının ötesinde Fransa ve Almanya ile bozulan ilişkilerini düzeltmek niyetini ifade etmek ve Bush ile Blair’i oldukça net ifadelerle eleştirmek gibi, AB içinde ve transatlantik ilişkilerinde dengeleri etkileyebilecek adımlar atmıştır. Bush Yönetimi’nin Avrupa’daki en yakın müttefiki olan Blair’in durumu sürekli bir kriz halindedir. Gerçi Blair benzeri bir çok krizi atlatmış ve Başbakanlık günlerinin sayılı olduğunu düşünenleri hep yanıltmıştır. Bunun en büyük nedenlerinden biri kendisine duyulan güvenden çok kendi bir çok kusuru olan Gordon Brown dışında ciddi bir rakibi olmayışıdır.
Terör saldırıları, kime, ne zaman ve ne şekilde yapıldığına göre değişmekle beraber, ülkelerin dış politikasını sadece etkilemekle kalmıyor, bazen şimdi İspanya’da gördüğümüz gibi, tam tersine de çevirebiliyor ki, bu aslında çok korkutucu bir şeydir. Teröristler sonuç aldıklarını, olayları, politikaları ve trendleri etkilediklerini görürlerse terörün sonu gelmez. Yeni lider Zapatero askerleri geri çekmenin seçim vaadi olduğu, bu kararın bombalardan önce verildiğini ve terörle mücadele etmenin Irak’a asker göndermenin dışında yolları olduğunu söyleyecekse de “terörist ateşi altında geri çekilmenin” daha zarif yolları bulunmalıdır. İnsan Bush Yönetimi’nin güvenlik politikalarını ve Irak’ın işgalini onaylamasa da bu karardan rahatsızlık duyabilir. Gerçi değiştirilenler popüler olmayan yanlış politikalarsa sırf “ateş altında geri çekilmemek” için onlarda ısrar mı edilmeli sorusu da meşrudur. Ayrıca ABD ile arasına mesafe koyan Türkiye gibi ülkelerin de terörün hedefi olduğu unutulmamalıdır. Türkiye 1 Mart’ta ABD askerlerini reddetti, sonra da Hamletvai sürecin sonunda çok isteksizce Irak’a asker gönderme kararı aldı ama yine de El Kaide’nin hedefi olmaktan kurtulamadı. Acaba saldırıyı düzenleyenler tam bu sonucu elde edeceklerini umuyorlar mıydı gerçekten? El Kaide’ye aslında sahip olmayabileceği bir rasyonellik, analitik düşünme ve stratejik karar verebilme yeteneği yüklerken dikkatli olmak gerekir. Dağınık bir yapısı olduğu söylenebilecek El Kaide’nin her eyleminin sonuçlarını öngörebildiğini düşünmek yanlış olabilir.
İspanya’daki seçim sonucu ve sonrasında Madrid’in Bush Yönetimi ile arasına mesafe koyması, elbette tek başına değil ama benzer gelişmelerle birleşirse bir trend olarak algılanabilir ve ABD seçim sonuçlarını etkileyebilir. Bush Yönetimi’nin sadece klasik olarak ABD ile sorunlu ilişkileri olan Fransa gibi müttefikleri değil, İspanya, Türkiye, yakın zamana kadar ABD’nin kıta Avrupası’ndaki en önemli ortağı Almanya ve hatta İngiltere ile ilişkileri zarar vermesi önemsiz gelişmeler değildir. İngiltere’de ABD ile “özel ilişkinin” esas sahipleri olan Muhafazakarlar bile Bush Yönetimi ile fazla yakın bir görüntü bir görüntü çizmenin kendileri için iyi olmadığını fark etmiş görünmektedir. Bu noktada John Kerry’nin, dünyanın Bush’u istemediği mesajını dolaylı ve yumuşak bir şekilde vermesi kendisinin şansını arttıracaktır. Ama bu mesajı kampanyasının merkezine koyarsa ve “dünya beni istiyor, siz de bana oy verin” şeklinde algılanabilecek bir mesajı abartılı bir şekilde vermeye kalkarsa, bu geri tepebilir. Amerikalılar sonuçta kendi Başkanlarını kendileri seçmek isteyeceklerdir. Madrid’deki saldırıların akla getirdiği ama cevaplaması zor olan başka bir soru da seçim öncesinde ABD’de veya yurtdışındaki ABD hedeflerine yönelik benzer bir saldırının gerçekleşmesi halinde bunun etkisinin hangi yönde olacağıdır. (Şanlı Bahadır Koç, Amerika Araştırmaları Masası, Araştırmacı)