G-ABD 10 Kasım 2004
Felluce Üzerine Notlar
Amerikan ordusu Felluce’yi, başka şeylerin yanında, bir tür şehir savaşı eğitim alanı, kendine olan güvenini tazeleme fırsatı, bir kararlılık gösterisi ve ileride yaşanabilecek benzer şehir savaşlarında potansiyel düşmanlara karşı bir caydırıcılık örneği olarak görmektedir. ABD’nin Felluce’de mutlak bir askeri başarı kazanacağı açıktır. Ancak bunun siyasi başarıya dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği belli değildir. Şehirdeki bağımsız medya kaynaklarının azlığı yaşanan yıkımın ve sivil kayıpların boyutları hakkında kesin bir yargıya varmayı engellemektedir. Ama çatışmalar sonra erdikten sonra ortaya “kocaman bir Jenin” çıkarsa operasyonun siyasi ve psikolojik maliyeti potansiyel askeri getirisini aşabilir. Şehirdeki direnişçilerin bir kısmı yokedildi, bir kısmı yakalandı ama önemli bir kısmının şehri terkettikleri veya silahlarını gömüp sivil halkın arasına karıştığı düşünülmektedir. Sünni üçgenindeki diğer şehirlerde artan eylemler de bu varsayımı güçlendirmektedir. Ayrıca Amerikan askerlerinin Felluce’den çekilmesinden sonra Irak güvenlik güçlerinin kontrolü kendi başlarına sürdürüp sürdüremeyecekleri de belli değildir.
Anthony Cordesman askeri başarının siyasi olarak taçlandırılması için şehirde büyük bir insani yardım ve yeniden inşa çalışmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Felluce operasyonunda görev alan Irak Güvenlik Güçleri içinde Kürt peşmergelerin de yer alması ve hatta bunların çoğunlukta olması Irak’ın geleceği için kaygı veren bir gelişmedir.
Sünni siyasi grup ve partilerin seçimi boykot etmeleri ve Geçici Hükümet’ten çekilmeleri halinde Ocak ayında yapılması planlanan seçimin üzerine bir gölge düşecektir. Ancak Washington’un bu seçimin yapılmasında kararlı olduğu görülmektedir. Bush Yönetimi eksik veya kusurlu bir seçimin hiç seçim yapılmamasına yeğ olduğuna inanmaktadır. Seçimden sonra ortaya çıkacak Irak Yönetimi’nin tam olmasa da ülkeyi yönetme konusunda şimdikinden daha büyük bir meşruiyete ve vatandaşların desteğine sahip olacağı umulmaktadır. Bu nedenle seçimlerin belki Ocak ayına yetişmese bile gecikmeden yapılacağı düşünülebilir. Bu arada, Felluce’de yaşananlar bir kısım Sünni’ye, direnişin kendilerine yarardan çok zarar vermeye başladığını düşündürtebilir. Bu kişiler, Sünnilerin iktidara Saddam dönemindeki oranda sahip olamayacaklarını kabullenmek ve nüfuslarının oranından belki bir parça daha büyük bir paya razı olmak gerektiğini düşünmeye başlayabilirler. Ancak direnişin silahlı kanadı bu görüşlerin Sünniler arasında yaygınlaşmasına karşı silahlı tepki verebilir. 2005 yılının başından itibaren direnişin doğasında ciddi bir değişim yaşanması mümkündür. Seçimden sonra kurulacak ve Şii ağırlıklı olması muhtemel Irak Yönetimi Sünni direnişi ile mücadele konusunda giderek artan oranda insiyatif almak durumunda kalacaktır. Bu durum ise şimdiye kadar yaşanmamış olan Sünni-Şii çatışmasını beraberinde getirebilir. Bu nedenle Türkiye’nin seçim sonrasında kurulacak Yönetim’de Sünni unsurların da olması gereğini ortaya koyması ve bu yönde çaba harcaması isabeti olabilir. (Şanlı Bahadır Koç, ABD Masası, Araştırmacı)