G-ABD 04 Kasım 2004
Bush, Rove ve Türkiye
Bush’un kazanması ile beraber ABD ile AB arasındaki çatlağın derinleşeceğini ve kalıcı hale geleceğini kesin olarak iddia etmek mümkün değilse de bunun daha büyük bir ihtimal olduğu söylenebilir. Çok genel ve muğlak bir genelleme ile ifade edilirse, Bush’un kazanmasının Türkiye için şartlı, dolaylı ve paradoksal sonucu olarak Ankara’nın AB üyelik şansının arttığı bile iddia edilebilir. Eğer ABD-Avrupa rekabeti keskinleşirse Türkiye’nin o hep söylenen jeopolitik önemi bu sefer gerçekten artarak AB’nin gözünde Türkiye’nin üyeliğinin getireceği zorluk, maliyet ve risklerin katlanılabilir ve kabul edilebilir hale gelmesine neden olabilir.
Görünen o ki Bush dini bütün tabanını sandığa taşıdı. Bunların büyük ölçüde zaten oy verdiği düşünülüyordu. Normalde Demokratlara oy verebilecekken sandığa gitmeyen çok sayıda Amerikalının denkleme girmesiyle Kerry'nin kamuoyu yoklamalarında bir adım öne geçeceği düşünülüyordu ama anlaşılan Cumhuriyetçi kanadın da ekstra kuvveti varmış. Bu seçimin gerçek yıldızının Karl Rove olduğunu kabul etmek gerekir. Irak, ekonomi ve Bush’un bir lider olarak tüm sınırlılıklarına rağmen bu kadar oy alınmasını sağlayan bir numaralı faktör Rove’un demografik, etnik ve sosyal gruplara yönelik yaptığı nokta atışlı mesaj, jest ve hamleler oldu ki bu konuda hep telaffuz edilen evanjelikler listenin başında gelmesine rağmen tek değiller. Rove sayesinde Bush Hispanikler, Yahudiler ve hatta zencilerden aldığı oy oranını arttırdı. Kampanya sırasında sürekli saldırıda bulunarak Bush’un bariz olması gereken kusur ve başarısızlıklarını olabildiğince gündemden düşürdü. İki liderin Kery’e büyük avantaj sağlaması gereken karşılaştırmalı kişisel geçmişlerini bile kendi lehine çevirmesini bildi. Böylelikle Rove “Bush’u yaratan adam” olan namını perçinledi. Rove sayesinde Bush’un direkliği, sahici olduğu tartışmalı “candanlığı” ve sevimliliği seçim sonucuna olması gerekenden çok daha fazla etki etti. Bu sonuçla Hillary Clinton’un önünün açıldığı yönündeki iddialara ise bir parça mesafeli yaklaşmak gerekiyor. Çünkü son iki seçimde Güney’de hiç bir şey yapamayan ve son dönemdeki tüm başkanları Güneyli (Clinton, Carter, Johnson) olan Demokratlar 2008 için muhtemelen yine buraya döneceklerdir. Demokratlar 2008’de aday olarak dindar, Güneyli, espri yapan, muhtemelen geçmişinin bir kısmını Amerika’nın o küçük kasabalarından birinde geçirmiş birini seçeceklerdir. (Şanlı Bahadır Koç, ABD Masası, Araştırmacı)